Duyu Bütünleme Programı
Duyu bütünleme terapisi fiziksel aktiviteleri ve oyunu, her çocuğa özel terapi hedefleri çerçevesinde, araç olarak kullanan bir yöntemdir.Duyu bütünleme terapisinin amacı çocuğa özel hedefler çerçevesinde doğru planlanmış ve hazırlanmış ortam ve aktivite dizini aracılığıyla duruma uygun fonksiyonel, duygusal ve sosyal cevap oluşturma potansiyelini artırmaktır.
Normal gelişen çocuklarda kendiliğinden gerçekleşen bu süreç duyu bütünleme sorunları yaşayan çocuklarda desteklenmeye ihtiyaç gösterir. Duyularımızın nasıl çalıştığına ve bu süreçte nelere ihtiyaç olduğuna ayrıntılı şekilde bakmak için aşağıdaki başlıklara tıklayınız.
DUYU BÜTÜNLEMESİ NEDİR?
DUYU BÜTÜNLEME BOZUKLUĞU NEDİR?
Yeni yaygınlaşmakta olan her yöntem gibi duyu bütünleme terapisinde de bilgi eksikliği ve bilinçsizce yapılan bazı uygulamalarla karşılaşmaktayız.
Duyu bütünleme terapisi sadece ilgili ek eğitimleri tamamlamış, yetkin fizyoterapist ve ergoterapistler tarafından uygulanmalıdır. Özel eğitim öğretmenleri, spor öğretmenleri ve çocuk gelişimi alanında eğitim almış diğer çalışanlar tarafından uygulanması, dışarıdan benzer bir terapi yapılıyormuş gibi görünse dahi, terapiyi alan çocuk açısından sakıncalar doğurur.
Duyu bütünleme terapisinde çocuğun aktif katılımı ile “adaptif cevaba” ulaşmak esastır. Dış uyaranlardan gelen duyusal girdilerin organize edildiğini belirten, bu “doğru” seviyeye ulaşıldığında ortaya çıkan davranışlardır (Öğrenmenin başlangıcını gösterir ve fonksiyonel açıdan “uygun” davranışlardır). Pasif uyaran vermek duyu bütünleme terapisinin amaçlarına uygun olmadığı gibi çocuğa da hiçbir şekilde fayda sağlamaz, hatta zarar verebilir. Örneğin, terapi adı altında çocuğu büro koltuğuna oturtup döndürmek, hamakta amaçsızca sallamak, fön makinesi ile kol ve bacaklarını ısıtmak, renk ismi verilmiş (beyaz/siyah) odalarda zaman geçirtmek duyu bütünleme terapisi değildir.
DUYU BÜTÜNLEME TERAPİSİNİ OYUN VE SPORDAN AYIRAN FARKLAR
• Çocuğa özel çevre adaptasyonu aracılığıyla onun ilgisinin ve aktif katılımının sağlanması ve sürdürülmesi,
• Zenginleştirilmiş ortamlar aracılığıyla gerçek hayatta kendiliğinden gerçekleşmeyen uygun deneyimlerin yaşatılması,
• Terapi ortamında kazanılan deneyimlerin günlük yaşama aktarımının sağlanmasıdır.
DUYU BÜTÜNLEMESİ NEDİR?
Duyu Bütünlemesi duyularımızdan gelen bilgileri alıp, bu bilgileri çevrenin gerektirdiklerine cevap için etkin şekilde kullanma becerisidir. Her gün, günün her saati, duyularımız yoluyla bilgi alırız (dokunma, duyma, görme, tat alma, koku, vücut pozisyonu, hareket ve denge). Bizim beynimiz aldığımız uyaranları o kadar iyi organize etmeli ki bizler günlük yaşamımızın her alanında, evde, okulda, oyun zamanında, işte ve sosyal ilişkilerimizde etkin bir şekilde yer alabilelim. Duyu bütünlemesi sinir sistemi işleyişinin önemli bir parçasıdır.
Duyularımız
Dokunma – Taktil sistemimiz nesnelerin dokusu,şekli ve büyüklüğü hakkında bilgi sağlar. Bu bilgiler çevremizi anlamamıza, nesneleri idare etmemize ve aletleri etkin bir şekilde kullanmamıza yardımcı olur. Elimizi cebimize atıp içindekilerden bozuk parayı çıkarmak için taktil ayırt etme fonksiyonunu kullanırız.
İşitme – Auditory sistemimizi sesin kalitesini ve yönünü tanımlamak için kullanırız. Bizim işitme duyumuz bir arabanın yaklaştığını duyduğumuzda başımızı döndürüp bakmamızı söyler. Aynı zamanda konuşulanları anlamamıza yardımcı olur.
Görme – Vizuel sistemimiz ne gördüysek onun anlamını açıklar. Şekilleri, renkleri, harfleri, kelimeleri ve sayıları ayırt edebilmek önemlidir. Ayrıca vücut dilini okuyabilmek ve sosyal etkileşimde önemli olan diğer sözsüz işaretleri okumak da çok önemlidir. Görme, hareketlerimize kılavuzluk eder ve biz daha güvenli ve etkin bir şekilde hareket edebilmek için hareketlerimizi sürekli gözlerimizle takip ederiz.
Tat alma ve Koku – Tat alma ve koku alma sistemleri birbirleriyle sıkı bağlantılıdır. Bu sistemler bizim yemeklerin kokularından ve tatlarından keyif almamızı ve hoşa gitmeyen veya tehlikeli duyumlara karşı olumsuz tepki vermemizi sağlar.
Vücut Farkındalığı – Propriosepsiyon, veya kaslardan ve eklemlerden gelen bilgiler vücut pozisyonumuzu anlamamızı sağlar. Bu sistem aynı zamanda ağır bir şeyi taşımak, top atmak veya bir aleti düzgün bir şekilde kullanmak gibi işlerde ne kadar güç kullanmak gerektiğini söyler.
Hareket ve Denge – İç kulakta yer alır, vestibular sistem denge reaksiyonlarının gelişimi için temeldir. Yerçekimi ile bağlantılı olarak başın pozisyonu ve hareketi hakkında ve bununla beraber hareketin hızı ve yönü ile ilgili bilgi sağlar. Vestibular sistem aynı zamanda postüral kontrolle sıkı bağlantı içerisindedir. Örneğin, beyin vücudun bir tarafa doğru düştüğüne yönelik sinyaller aldığında, dengeyi sağlayacak kas grubunu aktive etmek için geri sinyaller gönderir.
Duyulardan Gelen Bilgilerin Bütünlenmesi-Elimizdeki bütün duysal modalitelere sahip olduğumuzu düşünerek, bir beynin kendisine eşzamanlı gelen uyaranları organize edip, çevrenin gerektirdiklerine göre cevap verdiğini görmek çok şaşırtıcı. Bu etkileşimin karışık doğasını aşağıdaki örnekle anlatabiliriz:
Ali’ye “Ceketini giy” dendiğinde, Ali;
– Bunu söyleyen kişiye dikkatini vermeli ve ne dediğini duymalı
– Etrafında süregelen olaylardan gelen bilgileri göz ardı edebilmeli
– Ceketini görmeli ve nasıl başlayacağı ile alakalı tam bir plan yapmalı
– Kol girişlerini görmeli ve bu girişlere kollarını sokmak için kaslarını ve eklem pozisyonlarını hissetmeli
– Dokunma farkındalığı ile beraber ceketinin üzerinde düzgün durduğunu hissetmeli
– Fermuarı kapatmak ya da düğmelerini iliklemek için motor planlamayı, dokunma farkındalığını ve ince motor becerilerini kullanmalı
Bu basitmiş gibi görünen görevi başarabilmek için sinir sistemi farklı kaynaklardan gelen duyusal bilgileri bütünlemeli (ayarlamalı, elemeli, sınıflamalı ve cevap vermeli). Bir bisikleti sürebilmenin, futbol oyununda yer almanın, aktif bir sınıfta dikkat verebilmenin ne kadar duyu bütünleme gerektirdiğini düşünün. Bu işlemin bir bölümünde ya da tamamında sıkıntı yaşayan bir birey, günlük fonksiyonel aktivitelerde yer alırken belirgin zorluklarla yüzleşmek zorunda kalır.
Duyusal İşlemenin Bileşenleri
Duyusal modülasyon duyusal bilgiyi alma, hangisinin uygun olduğuna karar verme ve uygun davranışsal cevabı yapma becerisidir. Bu alandaki zorluklar normal duyumlara korku ya da kaçınma cevabı veya doğal olmayan uyaran arama davranışı ile sonuçlanır. Duyusal modülasyon problemleri davranış ve duygusal gelişimi etkiler.
Duyusal ayırt etme bizim büyüklük, şekil ve doku, sese yönelme, vücut pozisyonu ve uzam içinde hareket gibi duyusal bilgilerin özel niteliklerini öğrenmemizi sağlar. Duyusal ayırt etme problemleri çoğunlukla koordinasyon bozukluğu veya gecikmiş motor beceri gelişimi gibi motor bağlantılı zorluklarla sonuçlanır.
Praksis veya motor planlama yeni veya alışık olmadığımız işi planlama ve basamaklara ayırma becerisidir. Dispraksili bir çocuk motor görevleri yapmada, organizasyonel becerileri gerçekleştirmede ve nesnelerle oyuncu ve hayali bir şekilde etkileşime girmekte zorluk çeker.
Dokunma – Taktil sistemimiz nesnelerin şekli, büyüklüğü ve dokusu hakkında bilgi sağlar. Bu bilgiler çevremizi anlamamıza, nesneleri idare etmemize ve aletleri etkin bir şekilde kullanmamıza yardımcı olur. Elimizi cebimize atıp içindekilerden bozuk parayı çıkarmak için taktil ayırt etme fonksiyonunu kullanırız.
İşitme – Auditory sistemimizi sesin kalitesini ve yönünü tanımlamak için kullanırız. Bizim işitme duyumuz bir arabanın yaklaştığını duyduğumuzda başımızı döndürüp bakmamızı söyler. Aynı zamanda konuşulanları anlamamıza yardımcı olur.
Görme – Vizuel sistemimiz ne gördüysek onun anlamını açıklar. Şekilleri, renkleri, harfleri, kelimeleri ve sayıları ayırt edebilmek önemlidir. Ayrıca vücut dilini okuyabilmek ve sosyal etkileşimde önemli olan diğer sözsüz işaretleri okumak da çok önemlidir. Görme, hareketlerimize kılavuzluk eder ve biz daha güvenli ve etkin bir şekilde hareket edebilmek için hareketlerimizi sürekli gözlerimizle takip ederiz.
Tat alma ve Koku – Tat alma ve koku alma sistemleri birbirleriyle sıkı bağlantılıdır. Bu sistemler bizim yemeklerin kokularından ve tatlarından keyif almamızı ve hoşa gitmeyen veya tehlikeli duyumlara karşı olumsuz tepki vermemizi sağlar.
Vücut Farkındalığı – Propriosepsiyon, veya kaslardan ve eklemlerden gelen bilgiler vücut pozisyonumuzu anlamamızı sağlar. Bu sistem aynı zamanda ağır bir şeyi taşımak, top atmak veya bir aleti düzgün bir şekilde kullanmak gibi işlerde ne kadar güç kullanmak gerektiğini söyler.
Hareket ve Denge – İç kulakta yer alır, vestibular sistem denge reaksiyonlarının gelişimi için temeldir. Yerçekimi ile bağlantılı olarak başın pozisyonu ve hareketi hakkında ve bununla beraber hareketin hızı ve yönü ile ilgili bilgi sağlar. Vestibular sistem aynı zamanda postüral kontrolle sıkı bağlantı içerisindedir. Örneğin, beyin vücudun bir tarafa doğru düştüğüne yönelik sinyaller aldığında, dengeyi sağlayacak kas grubunu aktive etmek için geri sinyaller gönderir.
Duyulardan Gelen Bilgilerin Bütünlenmesi
Elimizdeki bütün duysal modalitelere sahip olduğumuzu düşünerek, bir beynin kendisine eşzamanlı gelen uyaranları organize edip, çevrenin gerektirdiklerine göre cevap verdiğini görmek çok şaşırtıcı. Bu etkileşimin karışık doğasını aşağıdaki örnekle anlatabiliriz:
Ali’ye “Paltonu giy” dendiğinde, Ali;
– Bunu söyleyen kişiye dikkatini vermeli ve ne dediğini duymalı
– Etrafında süregelen olaylardan gelen bilgileri göz ardı edebilmeli
– Paltosunu görmeli ve nasıl başlayacağı ile alakalı tam bir plan yapmalı
– Kol girişlerini görmeli ve bu girişlere kollarını sokmak için kaslarını ve eklem pozisyonlarını hissetmeli
– Dokunma farkındalığı ile beraber paltosunun üzerinde düzgün durduğunu hissetmeli
– Fermuarı kapatmak ya da düğmelerini iliklemek için motor planlamayı, dokunma farkındalığını ve ince motor becerilerini kullanmalı
Bu basitmiş gibi görünen görevi başarabilmek için sinir sistemi farklı kaynaklardan gelen duyusal bilgileri bütünlemeli (ayarlamalı, elemeli, sınıflamalı ve cevap vermeli). Bir bisikleti sürebilmenin, futbol oyununda yer almanın, aktif bir sınıfta dikkat verebilmenin ne kadar duyu bütünleme gerektirdiğini düşünün. Bu işlemin bir bölümünde ya da tamamında sıkıntı yaşayan bir birey, günlük fonksiyonel aktivitelerde yer alırken belirgin zorluklarla yüzleşmek zorunda kalır.
Duyusal İşlemenin Bileşenleri
Duyusal modülasyon duyusal bilgiyi alma, hangisinin uygun olduğuna karar verme ve uygun davranışsal cevabı yapma becerisidir. Bu alandaki zorluklar normal duyumlara korku ya da kaçınma cevabı veya doğal olmayan uyaran arama davranışı ile sonuçlanır. Duyusal modülasyon problemleri davranış ve duygusal gelişimi etkiler.
Duyusal ayırt etme bizim büyüklük, şekil ve doku, sese yönelme, vücut pozisyonu ve uzam içinde hareket gibi duyusal bilgilerin özel niteliklerini öğrenmemizi sağlar. Duyusal ayırt etme problemleri çoğunlukla koordinasyon bozukluğu veya gecikmiş motor beceri gelişimi gibi motor bağlantılı zorluklarla sonuçlanır.
Praksis veya motor planlama yeni veya alışık olmadığımız işi planlama ve basamaklara ayırma becerisidir. Dispraksili bir çocuk motor görevleri yapmada, organizasyonel becerileri gerçekleştirmede ve nesnelerle oyuncu ve hayali bir şekilde etkileşime girmekte zorluk çeker.
DUYU BÜTÜNLEME BOZUKLUĞU NEDİR?
Duyu bütünleme fonksiyon bozukluğu (DBD, SID), duyumlar yoluyla alınan bilginin işlenmesindeki, mükemmelleştirilmesindeki yetersizliktir. Buna başkaca duyu bütünleme bozukluğu da denir.
Disfonksiyon santral sinir sisteminde yani bunun da başı olan beyinde meydana gelir. Kolaylıkla üstesinden gelinebilecek acil bir sorun meydana geldiğinde, beyin duyusal mesajları analiz edemez, organize edemez ve mesajlar arasında bağlantı kuramaz, mesajları bütünleyemez. DBD sonucu çocuk duyusal bilgiye anlamlı ve tutarlı davranarak cevap veremez. Aynı zamanda duyusal bilgiyi istediğini, ihtiyacı olanı planlamak ve organize etmek için kullanmakta zorluk çeker. Dolayısı ile öğrenmesi de zorlaşır.
NASIL ETKİSİZ DUYUSAL BÜTÜNLEME, ETKİSİZ ÖĞRENMEYE YOL AÇAR?
DB disfonksiyonu olan bir çocuk, çevresindeki sözel veya sözel olmayan belirtileri, ipuçlarını okumakta zorluk çeker. Beyin-davranış bağlantısı çok kuvvetlidir. DB disfonksiyonu olan bir çocuğun disorganize bir beyni vardır,
bu da pek çok davranışının disorganize görünmesine yol açar. Bütün gelişimi düzensiz olarak gider ve çocukluk deneyimleri alacalı bulacalı, zar zor ve beceriksizce olur.
Çocuğun düzgün hareket etmemesi kendi istemediği için değil, yapamadığı için olur.
– Düşünün akıllı bir yuva çocuğusunuz ve her teneffüs zilinde kulaklarınızda ağrı hissediyorsunuz. Diğer çocuklar sınıftan dışarıya çıkarken sizin tek yapabildiğiniz bir köşeye saklanıp, kulaklarınızı tıkamak.
– 10 yaşında arkadaş canlısı ve harika bir hayal gücü olan bir kızsınız, fakat futbol topuna vuramıyor ya da dans dersindeki adımları bir türlü öğrenemiyorsunuz veya bisiklet süremiyorsunuz.
– Bir yetişkin olduğunuzu hayal edin, en ufak bir dokunuş sizi korkuttuğu için ya da restoranlardaki, alışveriş merkezlerindeki ve tiyatrolardaki koku ve gürültü size dayanılmaz geldiği için bir müddet sonra sosyal olarak kendinizi izole ettiğinizi görüyorsunuz.
– Yemek yeme ve uyku sorunları olan ve gününün çoğunda huysuzluk yapan bir çocuğun ebeveyni olduğunuzu hayal edin. Bunun sadece geçici bir dönem olduğunu umuyorsunuz ama günden güne işler zorlaşıyor.
Duyu bütünleme bozukluğu çoğunlukla fark edilmez ve normal gelişim gösteren bireyler kadar otizm, dikkat eksikliği, öğrenme güçlükleri ve diğer nörolojik durumlar gösteren bireylerde de gözlenebilir. Bu bireyler duyularından (dokunma, işitme, görme, tat alma, koklama ve hareket) gelen bilgileri etkin bir şekilde işleyemezler ve bu durum da motor becerilerde gecikmelere,
self-regülasyon, dikkat ve davranışta problemlere yol açar.
Bireyde Duyu Bütünleme Bozukluğu Olduğunu Nasıl Anlarız?
1. Çok fazla titiz, zorlukla teskin olan çocuklar veya daha erken dönemlerde fazlaca irkilen, huzursuz olan bebekler olarak gorulur.
2. Uyku-uyanıklık döngüsünü regüle etmekte zorluk, uykuya dalmada zorluk, uykusuz durma ve her zaman huysuz uyanma
3. Uyarana aşırı duyarlı, dokunmaya, tada, sese veya kokulara aşırı tepkili
4. Banyo yapmaya, saç ve tırnak kesimine aşırı tepkili
5. Objeleri tutarken, boyarken, yazarken veya akranları veya evcil hayvanlarla etkileşimlerinde fazla/az güç kullanma
6. Zayıf kas tonusu, çabuk yorulur, insanlara dayanır ve sandalyede kaykılır.
7. Dönme, emekleme, oturma, ayağa kalkma, yürüme veya diğer motor gelişim basamaklarında yavaşlık
8. Fazlaca hareket etme, nerede tehlikeli bir durum varsa onu arama ve bulma. Kendisini tehlikeye atmaktan kaçınmama, tehlikenin farkında değilmiş gibi gözükme
9. Sakardır, sıklıkla düşer, mobilyalara, insanlara çarpar ve çevresine göre gövde pozisyonunu ayarlamada zorluk
10. Yeni motor görevleri öğrenmede zorluk; yönergeleri izlemeye çalışırken veya aktivite basamaklarını izlerken gereksiz sinirlenir.
11. Aşırı temkinli olma, ritüellere bağlı kalma isteği
12. Oyun alanı aktivitelerinden, beden eğitimi ve/veya spor aktivitelerinden kaçınır.
13. Yaşına uygun motor aktivitelerden (zıplama, sallanma, tırmanma, çizme, kesme, yapboz yapma, yazı yazma gibi) hoşlanmaz.
14. Akranlarıyla arkadaşlık kurmada zorlanır, daha büyüklerle ya da erişkinlerle oynamayı tercih eder.
Duyu bütünleme konusunda uzmanlaşan fizyoterapistler ve uğraşı terapistleri bu problemleri tanımlayabilir ve üzerinde çalışabilirler. Duyu bütünleme bozukluğu olan çocuklar, genç ergenler ve erişkinler terapi yoluyla becerilerini geliştirir ve günlük yaşamlarında daha rahat ve konforlu olurlar. Terapi sayesinde kendilerine duydukları güven de gelişir.